2021 Kurban Kampanyası’nı 47 ülke ve 350 bölgede gerçekleştiren WEFA Uluslararası İnsani Yardım Organizasyonu bu sene 10 ülkeye toplamda 23 gözlemci gönderdi. Yardım çalışmaları çerçevesinde Arnavutluk’a giden Selçuk Başkan ile bu önemli seyahati ve WEFA’nın bölgede gerçekleştirdiği yardım faaliyetlerini konuştuk. Ülke gözlemcisi Selçuk Başkan’ın Arnavutluk izlenimlerini sizinle paylaşıyoruz.

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 

İsmim Selçuk Başkan. Hollanda’da yaşıyorum. 26 yaşındayım ve 2 yıldır WEFA’da gönüllü olarak çalışıyorum. Öte yandan bir şirkette Yenilenebilir Enerji Danışmanı olarak çalışıyorum.

2021 Kurban yardım çalışmalarında bulundunuz. Yardım etmek sizin için ne ifade ediyor?

İyilik yapmak ve insanlara yardım etmek Allah’ın rızasını kazanmada önemli bir haslet, eylem ve araç. Yardım etme fiilinde “kardeşlik” kavramı oldukça önemli bir mefhum olarak öne çıkıyor. Kardeşliğin temelinde ise kuşkusuz sevgi yatıyor. Kardeşliğin bir gereği olarak tüm Müslüman kardeşlerimizle dayanışma ve yardımlaşma içinde olmamız gerektiğine inanıyorum. İnsanların birbirini tanıması kişiler arasındaki sevgi bağının daha da güçlenmesine ve duygudaşlık hissinin gelişmesine vesile oluyor. Çünkü insanlar birbirini tanıyınca, karşısındakine daha güçlü bir şekilde empati gösterebiliyorlar.

Onlara Yalnız Olmadıklarını Hissettirmek Eşsiz Bir Tecrübeydi

Yardım çalışmalarına ilk defa mı katıldınız?

Hayır, daha önce WEFA’nın kış yardımları kapsamında ülke gözlemcisi olarak Bangladeş’e gitmiştim.

Yardım çalışmalarına katılma motivasyonunuz neydi? Sizi ne harekete geçirdi?

Dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanların yaşadıkları yerleri, içinde bulundukları durumları öğrenmek ve onlara yardımda bulunmak için yardım çalışmalarına katıldım. İhtiyaç sahibi Müslüman kardeşlerimize yalnız olmadıklarını göstermek ve elimizden geldiğince onlara yardım edeceğimizi bildirme isteği beni harekete geçirdi. Ve yardımları bu motivasyonla gerçekleştirdim. Bu benim için eşsiz bir tecrübeydi.

Bölgenin hava şartları nasıldı? O bölgenin hava şartlarından ve yaşam koşullarından bize bahseder misiniz?

19 Temmuz’da Tiran Havalimanı’ndaydık. Uçaktan indikten sonra yağmur başladı ve birkaç saat devam etti. Hava gayet sıcaktı ve yağmur havanın hararetini kesti. Tam bir yaz havası vardı Arnavutluk’ta. Arnavutluk’ta yaşam ve çalışma şartları Avrupa’ya göre oldukça düşük. Fakat başkentte insanların ciddi mağduriyet yaşadıklarına dair bir izlenimim de olmadı. Ama genel anlamda Arnavutluk’ta zengin ve fakir arasındaki uçurum derin bir biçimde hissediliyor. Tiran bölgesine uzak olan köylerde daha çok fakirlik var; ancak Allah’a şükür insanların karınlarını doyuracak kadar imkânları var.

Bazen Bir Gözyaşı Kelimelerin Bütün Ağırlığını Taşır

Yardımı nasıl ulaştırdınız? Onlarla direkt göz temasında bulunmak, yardımı kendi ellerinizle ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak nasıl bir duyguydu, bahseder misiniz?

İnsanlara yardım edebilmek elbette güzel bir duygu. Arnavutluk’ta yardım çalışmasında bulunduğumuz insanlar oldukça gururlu insanlardı. Şükranlarını mütevazı bir şekilde ifade ettiler. Bu benim çok hoşuma gitti. Yetimlere yönelik yardım çalışmalarımız ise duygusal bir atmosferde geçti. Anneleri ve babaları hakkında sorduğumuz sorulara göz yaşları eşliğinde cevap verdiler. Bazen bir gözyaşı kelimelerin bütün ağırlığını taşır. Onların gözyaşları, yardımları devam ettirmem hususunda bana güçlü bir teşvik oldu. Çocuklar bayramlıklarını aldıklarında çok mutlu oldular. Google Translate aracılığıyla onlarla iyi anlaşabildim. Anlaşamadığım yerlerde ise partner kurum yetkilileri cümlelerimi tercüme ediyordu.

Yardım çalışmalarına dair bir anınızı anlatır mısınız?

Yetimlere zekât ve bayramlık dağıtırken kısa bir konuşma yapmıştım. Bu konuşmada Müslüman Türkler olarak Arnavutluk’ta yaşayan Müslümanları kardeş olarak gördüğümüzü ve onları kendi insanlarımızdan bildiğimizi aktardım. Bu çocuklar açısından pek bir anlam ifade etmese de aileler bundan çok etkilendiler. Samimiyetle bana şükranlarını sundular. Ve büyük bir tebessümle konuşmayı dinlemeye devam ettiler. Arnavutluk’ta “Türk” kelimesinin “Müslüman” manası taşıması benim açımdan oldukça etkileyici idi. Buradaki insanların “Türk eşittir Müslüman” algısı benim de kendi içime yolculuk yapmamı ve sorumluklarıma bir kez daha göz atmamı sağladı. Aidiyetlere yönelik bu özdeşleştirme biçimi, İslam’ı daha güzel bir biçimde yaşayıp, örnek Türk olmaya çalışmama vesile olacak inşallah. Atalarımız orada güzel bir imaj bırakmış. Bunu devam ettirmek bizim görevimiz.

Bölgeden döndükten sonra yardım çalışmaları, ihtiyaç sahipleri yoksul çocuklar size neler düşündürdü?

Rabbimizin bize verdiği nimetleri gerçek bir biçimde algılamama sebep oldu. Sahip olduğumuz şeylerin aslında ne kadar özel olduğunu anladım. Annemin babamın sağ olmasının, istediğimi alabilmemin ve istediğim gibi seyahat edebilmemin ne kadar özel şeyler olduğunu hatırlattı.

Yetim Çocuklara Uzun Vadede Sunulacak Destekler Oldukça Önemli

Sizce, yaşam kalitesi yüksek seviyede olan insanlar olarak bizler, muhtaç coğrafyadaki ihtiyaç sahipleri için daha fazla ne yapabiliriz?

Dua etmek. En önemlisi ihlas ile bu Müslüman kardeşlerimizin iyiliği için dua etmektir. Bununla birlikte ihtiyaç sahiplerine yönelik yapılacak maddi yardımlar çok önemli. Çünkü ayni ve nakdî yardımlar ile muhtaçlara destek sağlayıp onlarla olan duygusal bağlarımızı güçlendirebiliyoruz. Bu şekilde onları unutmadığımızı ifade edebiliyoruz. İhtiyaç sahiplerine uzun vadede sunulacak destekler de önemli elbette. Yetim Sponsorluğu projesi bu anlamda oldukça güzel bir çalışma. Çünkü Yetim Sponsorluğu vesilesiyle desteklenen yetim yavrularımız kendilerini geliştirme imkânı bulabilecek; kendi anlam dünyalarını keşfedecek ve gelecekte kendi halklarına yardım edebilecek olanak ve koşullara sahip olabilecekler.

Yardım çalışmalarına tekrar katılmak ister misiniz? Neden?

Evet. Allah rızası için, dünyadaki ihtiyaç sahiplerini daha iyi anlayabilmek için yardım çalışmalarına tekrar katılmak isterim.

Sizce insanlar neden başkalarına yardım etmeli, iyiliği bırakmamalı?

Allah rızası için insanlar iyiliğe alan açmalı diye düşünüyorum. Zira Rabbimizin emri bu. Hepimiz Allah’ın rızası ve insanlığın selameti için bu ilahi telkinlere kulak vermeliyiz.